top of page

HAKKIMIZDA

Büyük bir siyasi tıkanmanın içerisindeyiz.

 

Yıllarca üst üste birikmiş ve birbirleri ile bağlantılı kronikleşmiş sorunlar yığını ile boğuşmaktayız.

Siyaseten yaşadığımız bu tıkanma, devlet yapımızın büyük ve fonksiyonel olmasından dolayı toplumun bütün alanlarına sirayet etmekte ve her alanı olumsuz etkilemektedir.

 

Ekonomide potansiyelimizin çok altında performans göstermekteyiz.

 

Yüz senelik cumhuriyet tecrübemiz, çeşitli zamanlarda gerçekleştirdiğimiz ekonomik sıçramalara rağmen, benzer ülkeler ile karşılaştırıldığında tam bir başarısızlık hikayesidir.

 

Sermayemiz, dış pazarda, katma değerli ürünleri üretip satabileceği ortamı yakalayamamaktadır. Halihazırda içinde bulunduğumuz ve küresel çapta rekabet ettiğimiz sektörlerde potansiyelimize tam olarak erişememekte, markalarımızı ve şirketlerimizi bir üst kademeye taşıyamamaktayız.

Özellikle 2012 – 2013 yıllarında yerli sermaye ve markalarımız adeta yeni bir rekabet duvarına

çarpmıştır. Bu eşikten atlamak basit, palyatif düzenlemeler ve iyileştirmeler ile değil, iyi planlanmış ve geniş bir siyasi kadro hareketi tarafından uygulanacak kapsamlı yapısal reformlarla gerçekleştirilebilir.

 

Kötü yönetim ve siyasi karmaşa kaynaklı belirsizliklerin oluşturduğu olumsuzluklar , geçici ve hızlı çözümler ile düzelebilir fakat sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma için ülkemizin büyük çaplı, kapsamlı yapısal değişimlere ihtiyacı vardır. Büyük ve hantal devlet yapısını; daha zinde ve çevik hale dönüştürmek, onu yönetmekten daha zorlu bir iştir.

 

 

Bu değişim ancak geniş ve donanımlı bir siyasi kadro ile gerçekleştirilebilir.

 

Bu reformları planlayacak, uygulayabilecek siyasi kadroların, mevcut siyasi hareketlerde bulunmadığını ve bu hareketlerin içinden filizlenip yeşermediğini gözlemlemekteyiz.

 

Ülkemizin kök sorunu siyasetin örgütlenme ve üretim süreçlerdir.

 

Mevcut siyasi yapıların örgütlenme ve üretim süreçlerinde ciddi problemler bulunmakta ve bu sebeple ülkenin sorunlarını gerçek anlamda tespit edip çözecek yetkinliğe ulaşamamaktadırlar.

 

Ülkemizde mevcut siyasi partiler kanunu ile örgütlenen siyasi hareketlerin hepsi, her ne kadar başlangıçlarında iyi niyetler ile yola çıkmış olsalar bile, zaman içinde bir lider veya oligarşi hegemonyası tuzağına düşmektedir. Bu siyasi hareketlere  ait teşkilatlar ve siyaset üretim birimleri; bir süre sonra sadece lider kadronun, parti içi iktidarını ayakta tutması için biçimlenmektedir. Bu sebepten ötürü; bu makamları gerçek siyasetçiler yerine, başka hiçbir işi olmayan ve tek fonksiyonu genel merkezin ona verdiği bu alanı savunmak olan klasik siyasetçiler işgal etmektedir.

 

Günümüzde ve geçmişte siyasi partilere baktığımız zaman lider kadronun; bu kadro açığını, parti içine yerleştirdiği yine kendi güdümünde ve siyasi korumasındaki teknokratlar veya akademisyenler vasıtasıyla kapatmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Hatta son dönemde iş dünyasından da siyasete buna benzer figürlerin ithal edildiğini ve onlardan medet umulduğuna şahit olmaktayız.

 

Halbuki ülkemizin yapısal problemleri oldukça karmaşıktır.  Bu konuda, akademisyenlerin veya yerleşik bürokrasiyi bilen kişilerin yetersiz kaldığını gözlemlemekteyiz. Onun yerine siyasi uzlaşmayı iyi bilen siyasetçilerin, yapısal problemleri çözümleyeceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bu sorunlar yumağını mevcut büyük ve hantal devlet yapısı içinde çözecek nitelikli ama en önemlisi siyaseti bilen ve siyaset yapabilen geniş bir kadro hareketine ihtiyaç bulunmaktadır.

Görüşümüze göre, zor ve karmaşık sorunların üstesinden; dengeleri gözeten, riskleri ve fırsatları zamanı geldiğinde cesurca değerlendirebilen, donanımlı siyasetçiler gelebilir.

 

Dolayısı ile ülkemizin siyasetine, yeni nesil siyasetçi profili ve siyaset anlayışının ve kültürünün hakim olması gerektiğini düşünmekteyiz.

 

Böyle bir alternatif siyasi örgütlenmenin bu kadroları yetiştirmesinin kısa süreli bir çalışma olmadığı aşikardır.

 

Bundan dolayı önümüzde kaçınılmaz ve büyük bir kargaşa dönemi bulunmaktadır.

 

Bu dönemde umutsuzluğa kapılmadan, yüz senelik tecrübemizi doğru analiz ederek, cumhuriyeti, anayasayı, kamu ve ekonomik sistemi baştan aşağıya tekrar tasarlamamız gerektiğine inanmaktayız.

 

Ülkemizin problemlerini çözmek, aynı zamanda bize benzeyen toplumlar ve devletler için de yeni dünyanın bir meydan okuması olacaktır.

 

 

 

İnsanların, sistemin ve yarattığı bu gerçekler ile ilgili farkındalığının arttığını ve bu tıkanmışlık içinde bir çıkış yolu ve alternatif bir çözüm aradığını gözlemlemekteyiz.

 

Serbest Düşünce Derneği olarak bu alternatifi yaratmak için çalışıyoruz.

 

Bireyin haklarının, lobilerden ve çıkar gruplarından daha değerli olduğu,

İş dünyasının gereksiz düzenlemelerden arındırıldığı, önündeki engellerin kalktığı ve daha serbestleştiği,

Devletin gündelik hayatımıza daha az müdahale ettiği,

Eğitim ve sağlık hizmetlerinin politik bir baskı aracına dönüşmediği,

Anayasının bireyi koruduğu ve haklarını ülkenin her yerinde ve her kesimini kapsayacak şekilde güvence altına aldığı,

 

Daha özgür, daha serbest, daha dinamik ve daha bir müreffeh bir ülke hayali kuruyoruz! 

 

Gelecek için hayalini kurduğumuz; yerinden yönetimin kuvvetlendiği, halkın yerel ihtiyaç ve sorunlarını daha hızlı ve isabetli tespit edip etkin ve verimli çözümler sunabildiği,

bölgesinde barışın ve refahın umudu olacak yeni bir medeniyet projesinin ilk adımlarını atıyoruz.

 

Mümkün olan her alanda yenilikçi ve modern çözümler ile birleşen yeni bir siyasi anlayışın öncüsü olarak yola çıkıyoruz!

 

Manifestomuzu beş temel ilke üzerine inşaa ediyoruz :

 

  1. En küçük azınlık bireydir ve bireyin hakkı yüceltilmesi gereken en önemli ve öncelikli değerdir.

  2. Birey kendi çıkarlarını ve faydasını, devlete göre daha iyi görebilir ve kalkınma bu şekilde gerçekleşir.

  3. Politikalarımızın genel etkisi, bütünsel olarak ele alındığında devletin boyutunu ve etkisini azaltıp, hantallığını ve ataletini ortadan kaldırmaktır.

  4. Gücü elinde tutanların, eylemlerinden sorumlu olduğu daha hesap verilebilir ve ölçülebilir bir devlet mekanizması kurulması gerekmektedir.

  5. Devletin merkezi gücü mümkün olduğunca yerel birimlere devredilmelidir.

 

Her şeyden önce değişim sunan ve bunu vaad eden bir siyasi hareketin, en başta bu değişimi kendi içinde ve yapısında gerçekleştirmiş ve sürdüyor olması gerekmektedir.

Her bireye saygımız, siyasi örgütlenmemizin de temelini oluşturmaktadır. Manifestomuzun beslediği ışık, bir üye veya destekçi olarak, sizlere özgür ve serbestçe siyaset yapabileceğiniz yeni bir yuvanın yolunu aydınlatmaktadır.

Biz değişimin kaynağı olarak kendimizi görüyoruz ve insanlara bunu göstererek kanıtlamak için bu yola çıktık.

 

Serbest Düşünce Derneği, hiç olmadığı kadar özgür ve müreffeh bir ülke için; uygulanmış, denenmiş ve başarısı kanıtlanmış yaklaşımlar ile politika geliştiren, bunun için çalışan, çabalayan insanlardır.

bottom of page